30 Temmuz 2011 Cumartesi

30 Temmuz 2006

Küçücüktüm..
İnsan ilk anlarını ne zaman hatırlar bilinmez ya işte o yaşlardaydım ,kendimi ilk bildiğim zamanlarda..
Onu gördüm; DEDEMİ.
Elimden tuttu,beni gezdirdi,oyunlar oynadı,ne dersem yaptı.
İlk dişimi bulan oydu,hastalanınca ben başımda annemle birlikte DEDEM beklerdi.
Okumayı 4yaşındayken o öğretti bana,öğretmendi..
Okuma bayramında ilk hediyemi o aldı,gözyaşlarını tutamadı.
Neden ağladığına anlam vermediğimden gidip yanaklarını okşamıştım o zaman ağlaması kesildi gülmeye başladı ama gözleri hala yaşlıydı..
Bana birçok şeyi öğretti ;mesela hak yememeyi ,kavgacı olmamayı ama haksızlık karşısında da susulmaması gerektiğini..
İstediğim birşey olduğunda anneme değil dedeme giderdim çünkü annem dedeme göre biraz daha otoriterdi şımarmamdan korkardı.
Yıllar geçti ben büyüdüm o hep yanımdaydı hep de yanımda olacak zannederdim..Güçlüydü o dimdik dururdu her zaman..
Mahallede çok sayılır ve sevilirdi.
Ara sıra hasta olurdu çok üzülürdüm hemen gider yanına hikaye kitabımı alır ona sürekli birşeyler okur hiç susmamacasına konuşurdum bıdır bıdır.
Benim hayatımda ki baba modeli DEDEMdi..Babam vardı ,vardı ama yoktu o yüzden dedem benim babamdı.
Hayatımdaki ilk erkekti güçlü,dürüst,vicdanlı,sevecen..
Sonra birgün ben tatile gittim döndüğümde dayım bizdeydi annem de dayım da durgunlardı ne oldu dedim deden biraz rahatsız dediler..
O an yer ayağımın altından kaydı,kulaklarım uğuldamaya,mideme garip kramplar girmeye başladı..
Odasına girdim yatıyordu canım dedem kalkamıyordu,nasıl olurdu,ne oldu da birden böyle olup yatağa düşmüştü?
O hafta yerde miyim ,gökte miyim anlamadım günler geçti,ama geçmedi..
Derken haftasına sıkıntıdan evde duramayacak hale gelmiştim sevgiliye al beni dışarı çıkalım bunaldım dedim..
Dışarı çıktık,keyfim yok,sevgilim bile neşemi yerine getiremiyor.Sonra telefonum çaldı arayan annemdi sırtımdan soğuk terler boşandı derler ya işte o tabir doğruymuş ben bunu yaşadım..
Annem deden öldü diye ağlıyordu..
Telefonu kapatışım,sevgilimin ne oldu kötüleşmiş mi diye sorması,benim donuk bir şekilde dedem ölmüş deyişim..
Sonrası karanlık,kapkaranlık..
Hiçbirşey hatırlamıyorum gözümü açtığımda sevgilinin evindeydim başımda annesi ve bir kadın vardı diazem yapılmış sanırım..
Kafam bulutluydu,sinir bozucu şekilde sakindim.
Eve gittim perişan halde olan annemi yatıştırmak için birkaç aptal söz söyledim ..
Sakinliğim ve soğukkanlılığım herkesi tedirgin ediyordu.
Ertesi gün hala aynıydım taa ki cenaze anına kadar..
Hayatımda böyle bir acı yaşadığımı hatırlamıyorum ..
Ondan sonraki günler berbattı..
Sürekli ağlıyor,hiçbirşey yemiyordum..
Evimize mevlüt için gelen hafız bana :
İnsan çok yakınını kaybettiğinde içinde 40tane ateş yanarmış,hergün 1ateş sönermiş.Hergün ateşler birbir sönmeye devam edermiş taa ki 1ateş kalana kadar.İşte o ateş insan ölürken sönermiş.
Ne kadar doğru olduğunu o anlar idrak edememiştim,şimdi öyle iyi anlıyorum ki..
Bugün 30TEMMUZ 2011 TAM 5YIL GEÇTİ O KABUS GÜNÜN ÜSTÜNDEN..
DAHA DÜN GİBİ AKLIMDA,AMA YOKLUĞU,HİSSETTİRDİKLERİ KAÇ 5YIL EDER SAYMADIM SAYAMADIM..
RUHUN HUZURLUDUR UMARIM DEDECİM ,SENİ ÇOK SEVİYORUM..

29 Temmuz 2011 Cuma

29 Temmuz - Vizyon Filmleri

Selam canikolar gene cuma geldi, gene vizyon filmleri postuyla sizlerleyim :)
Vizyonda bu hafta 5yeni film var bakalım nelermiş bunlar :)
*
  • Kara Büyü (Needle)
Bir Katil Saint Mary Koleji öğrencilerini doğaüstü güçleri olan 18.yüzyıl bir iğne makinesi ile tehdit etmeye başlar..


  • Aşkın Sessizliği (Tous Les Soleils - Silence of Love) 
15 yaşındaki kızı Irina ve anarşist kardeşi Luigi ile aynı apartman dairesinde yaşayan Alessandro, Strasbourg Üniversitesi'nde müzikoloji öğretmenidir.
Ayrıca hastanelerde gönüllü olarak hastalara kitap okumaktadır.
Alessandro için hayat her zaman güllük gülistanlık değildir. Herşeyden önce eşini kaybetmiştir ve bunu hiçbir zaman atlatamamıştır.
Kardeşi, asla bir işe yaramayan asalağın tekidir. Kendini yakın gördüğü tek varlık kızı İrina ise gün geçtikçe büyümekte ve karakteri değişmektedir. Bir gün karşısına çıkan Floransa adlı genç ve güzel bir kadın, Alessandro'nun hayatını değiştirecektir.
Bu şansı kullanacak mıdır, kızıyla uğraşmayı bırakacak mıdır, genç yaşta ölen karısını unutabilecek midir?


  • İblis (La Posesion de Emma Evans - Exorcismus)
Onbeş yaşındaki Emma Hawkins çevresindeki genç kızlardan biraz farklıdır. Ergenliğin getirdiği bazı psikolojik sorunlarla boğuşan kız, anne ve babasının onu anlamadığını düşünmektedir.
Aile bağları ve kendi özgürlüğü ile ilgili problemleri olduğunu düşünen Emma bir süre sonra çok daha baş ağrıtıcı bir problemle yüzleşmek zorunda kalacaktır.
 Günlerden bir gün ani olarak hem psikolojik hem de fiziksel olarak değişmeye başlayan kızın sorunlarının tıbbi olduğunu düşünen ailesi kızlarını doktora götürür. Yapılan testlerden herhangi bir sonucun çıkmaması üzerine aile dertlerine başka bir yerde başka bir cevap aramak durumunda kalacaktır.


  • Ultra Mega Süper Kahraman (Griff The Invisible)
Griff gündüz ofis çalışanı,gece süper kahraman,Griff güzel genç bilim kadını Melody ile karşılaştığı an imkansız tutkusu Griff'in başını döndürmüştür.


  • Yaşamın Ritmi (Sound of Noise)
Polis memuru Amadeus Warnebring sonunda çılgınlığın pençesine mi düşmüştür, yoksa dünyanın geri kalanı kesin olarak delirmiş midir?
Warnebring kariyerinin en zor vakasıyla, müzikal bir soruşturmayla karşı karşıyadır: Şehri orkestra olarak kullanan ve müzikal bir kıyamet “çalan” altı eylemci davulcudan oluşan, ele avuca sığmaz bir çete. Bu vaka müzikten nefret eden kahramanımız için bir işkencedir; ancak son görevi kardeşinin konserini bu ses teröristlerinden kurtarmak olacaktır.
 Aşk, delilik ve gürültülü davullarla ilgili, kahkahalarla dolu, yaratıcı bir kentsel durum komedisi...




 **************************************
Ramazandan önceki son h.sonumuz iyi değerlendirmek lazım ,mutlu h.sonları dilerim :)

27 Temmuz 2011 Çarşamba

Ölümcül Oyunlar (Funny Games) - {Nasıl buldum?}

Bu hafta arkadaşım M.ile seçimimiz bu filmden yana oldu..
Bol köpüklü türk kahvelerimizi yapıp,yanına da sodalarımızı alıp geçtik balkona serinlikte başlattık filmimizi..
Bu hafta gerilelim diye ben istedim,filmi ben seçtim,film gerçekten de insanı gerim gerim geriyor benden söylemesi :)

**
Başroldeki tatlı ailemiz kendilerini tatil için geldikleri evde komşularının onlardan yumurta istemesiyle başlayan dehşet oyununun içinde buluyorlar.
Ancak çok geçmeden bu psikopat komşular niyetlerini belli ediyorlar,
(bu roller için de tam uygun insanların seçildiğini belirtmeden geçemeyeceğim)
İstediklerinin yumurtadan öte ölümcül bir dehşet oyunu olduğunu anlayan aile kurtulmak için çeşitli yolları denese de başarılı olamayacaklardır.
Bu oyunda ailenin önünde 2seçenek vardır : Ölüme acı çekerek mi, yoksa kısa yoldan direkt gitmek mi?
Bir süre sonra gerilmekten sinirlerinizin bozulduğu film sonunu alışıldık gerilim filmlerinin aksine ani bir şekilde getiriyor.
Ve aaaaa noldu şimdi bitti mi ? Bu mu ? oluyorsunuz..

Sonuç olarak çok sağlam ve sürükleyici bir film olduğunu söyleyebileceğim bu film gerilim filmlerinden hoşlananlar için süper bir seçim olacaktır..
Benim puanım:

10


Sevgilerimle .. :)

26 Temmuz 2011 Salı

Aklından Bir Sayı Tut - {En son ne okudum?}

Bir adam, posta kutusuna bırakılmış imzasız bir mektup alır.
Mektupta şöyle yazmaktadır: "Aklından herhangi bir sayı tut. 1 ila 1000 arasında herhangi bir sayı." Adam öylesine 658 sayısını tutar.
Not şöyle devam etmektedir: "Sırlarını nasıl bildiğimi göreceksin... Küçük zarfı aç.""Aldıklarını geri vereceksinVermiş olduklarını aldığın zaman.Biliyorum ne düşündüğünü,Ne zaman uyuduğunu,Nereye gittiğini,Nereye gideceğini.Seninle bir randevumuz var,Bay 658."
**
Arka kapakta yer alan bu paragrafı okuduğumda kitabın enteresan olduğunu anlayıp hemen kitaba başladım ve başlayış o başlayış elimden bırakamadım :)
Kitap sizi her bölümde daha da merak içinde bırakıp kafanızdaki oluşturduğunuz tezleri çürütmek için elinden ne geliyorsa yapıyor vee sonunda hiç ama hiç ummadığınız bir sonla karşı karşıya kalıyorsunuz..

Kesinlikle okumanızı tavsiye ettiğim bir kitap olan AKLINDAN BİR SAYI TUT için benim puanım ;
10

*Zülfü Livaneli'nin SERENAD'ına bugün başlıyorum bitirir bitirmez burada olacak :)

Sevgilerimle..


22 Temmuz 2011 Cuma

22 Temmuz - Vizyon Filmleri

Sıcaklarla başım dertte canikolar,günde 2-3kez duş alır oldum ve bu 24saat süre zarfında değil 18:30-24:00 arasında gerçekleşiyor,evin 6.kat olması sıcağı katlayıp bizlere ulaştırdığını anlatmam için yeterli sanırım..
**
Hep söylemişimdir bu havalarda sinemayı sevmiyorum diye ama gelenek bozmak  istemiyorum vizyon filmleri postundan vazgeçemem :))
Bu hafta vizyona 1i animasyon olmak üzere toplam 6yeni film girmiş hep birlikte bir göz atalım haydi :)
  • Kazananlar Kulübü (Win Win)
Ailesinin geçimini sağlamak amacıyla yüksek okulda güreş antranör olarak çalışan Mike Flaherty bir öğrencisiyle başından geçen olayların anlatıldığı komedi.


  • Kanıma Gir (Let Me In)
İskandinav sinemasının son dönem çıkardığı en iyi filmlerden biri olan Let the Right One In’in Hollywood versiyonu..
Owen içine kapanık ve arkadaş edinmekte zorlanan bir çocuktur. Yeni taşınan Abby ile dost olurlar. Aslında bir vampir olan Abby, Owen’ı herkese karşı korumaktadır. Elbette Owen bunu fark edecektir.


  • Ölümüne Kaçış (Essential Killing)
Afganistan’da Amerikalı askerler tarafından yakalanan Mohammed (Vincent Gallo), Avrupa’da bilinmeyen bir yerdeki bir cezaevine gönderilir.
Bindirildiği araç kaza yapınca özgürlüğüne kavuşur ve evi olarak bildiği çölden kilometrelerce uzakta, kar altındaki ormanda kaçmaya başlar.
Resmen var olmayan bir ordu tarafından acımasızca izlenen Mohammed, hayatta kalmak için öldürmekten başka çaresi kalmadığını görür.
Film boyunca tek bir söz bile etmeden fiziksel olarak oldukça güç bir rolün altından kalkan Vincent Gallo, bu rolüyle geçen seneki Venedik Film Festivali’nde En İyi Erkek Oyuncu ödülüne uzanmıştı...


  • 3 - Üç (Drei - Three)
Ünlü Alman yönetmen Tom Tykwer'in son filmi ''Drei'' yolları hastalıktan geçen bir çiftin arasına sızan üçüncü kişi ile yakınlaşması anlatılıyor.
İlişkinin hem kadın hem de erkek tarafıyla yakınlaşan bu adamı,neyin bu kadar karşı konulmaz yaptığını ise filmde göreceğiz.


  • İyi Günde Kötü Günde (Love Wedding Marriage)
Evlilik danışmanı olan Ava’nın hayatı, hiç beklemediği bir anda anne ve babasının boşanma haberini alarak altüst olur.
Kendi düğünün üzerinden çok az bir vakit geçmişken, henüz “cicim ayları”ndayken ve anne-babasının evliliklerinin 30. yılı şerefine bir davet vermek üzereyken, yaşanan bu gelişme tüm planları mahvedecektir.
Fakat Ava engel tanımayacaktır. Ne yapıp edip bu evliliği kurtaracaktır. Ava’nın çabaları başarıya ulaşmasını sağlayacak mıdır yoksa hem kariyeri hem de kendi evliliği tehlike altında mı kalacaktır?


  • Aşırıcılar (Kari-Grashi No Arietti / Arrietty)
Kırdaki bakımsız malikhanede yaşlı bir çift yaşamaktadır. Aynı Malikhanenin tabanında küçük peri ailesi yaşamaktadır ve bu ailenin en küçük kızının adı Arrietty'dir. Bir gün Shou adında bir erkek çocuğu, hastalığını iyileştirmek için buraya taşınır.



************************************
Yağışlı bir hafta dilesem bana kızmassınız değil mi ? :)))


Kaynak:Sinemalar.com

19 Temmuz 2011 Salı

He's Just Not That Into You - Nasıl buldum ?

Pazartesi günleri benim arkadaşım *M ile film gecemiz abur cubur yiyip,dedikodu yapıp,film izliyoruz :)
Dün akşam izlediğimiz film He's Just Not That Into You-  tesadüfen bulduğumuz bir flmdi aslında niyetimiz ZORAKİ KRAL'ı izlemekti ama son anda karar değiştirip buna başladık.

Film;karmaşık ilişkileri anlatan klasik bir romantik-komedi ama normal romantik -komedilerden biraz uzun 2saatlik bir film :)
Fakat sizi sıkmıyor ,çok keyifli bir film.

Filmde ;Jennifer Aniston,Ben Aflfeck ,Drew Barrymore,Scarlett Johansson gibi tanıdık simalara da rastlıyoruz.
Filmin fragmanı için ;buraya !

Filmi izlemek isteyenler için  benim puanım ; 8

:)

18 Temmuz 2011 Pazartesi

Leyla.. {En son ne okudum?}

Yeni bir haftaya başladık gene hava çooook sıcak !
Kış gelsin istiyorum,net!
İnsanın içinden bu sıcaklarda hiçbirşey yapmak gelmiyor :(
Ben işten fırsat buldukça bol bol okuyorum ve 'gözüme takılanlar' başlığı altında sizlere kitapları okudukça fikir belirtmeye karar verdim :)
**
Leyla..
Kitap; Bosnalı bir genç kızın savaş zamanı toplama kamplarında gördüğü eziyeti,tecavüzleri,şiddeti ağır ve çarpıcı bir şekilde anlatıyor.
Kitabı okurken o kadar etkilendim ,sarsıldım ki dudağım uçukladı,çok etkisinde kaldım :(
Kitabın gerçek olması,insanların bu kadar acımasız,insafsız,vahşi olmaları derinden etkiliyor insanı..
Kitabı tavsiye eder misin ? derseniz eğer;
İnsanın üzerinde bıraktığı etkiler kötü de olsa mutlaka okunması gereken bir kitap,bir o kadar da sürükleyici elindenizden bırakamıyorsunuz..
**
Eveet ben şimdi başka bir kitapla haşır neşirim oda çook sürükleyici bitirir bitirmez sizlerle paylaşırım..
öpüyorum hepinizii ^_^

15 Temmuz 2011 Cuma

15 Temmuz - Vizyon Filmleri

Gün geçmiyor ki kötü bir haber almayalım dün akşam türkiye 13şehidinin haberiyle sarsıldı.Bağımsızlık uğruna dökülen kanları anlayabilirim ama böylesini asla..!
İçimi bir cümleyle dökmem imkansız bu kandil gününde en büyük duam bunu yapan insan dışı varlıkların cezalarını bulmaları..

***
Vizyonda bu hafta 5 yeni film bizleri bekliyor olacak,bunlar neler mi?
  • Harry Potter Ve Ölüm Yadigarları Bölüm 2
    ( Harry Potter and the Deathly Hallows: Part II )
 Harry Potter film serisinin son macerası ve merakla beklenen son filmin ikinci bölümü. Destansı finalde, iyi ile kötünün mücadelesi büyücüIük dünyasını büyük bir savaşın içine sokmuştur. Tehdit hiçbir zaman bu kadar büyük olmamıştır ve artık hiçbir yer güvenli değildir. Bu arada, Lord Voldemort ile son karşılaşmasına gittikçe yaklaşan Harry Potter’ın en büyük fedakarlığı yapması gerekecektir. Herşey burada sona erecektir.

  • Çatı Katı
    ( Loft )
Hepsi evli beş yakın arkadaş beraber bir çatı katı kiralarlar. Metresleriyle beraber güzel vakit geçiren bu beş erkek için her şey yolunda gitmektedir. Ta ki sabah uyandıklarında tanımadıkları bir kadının cansız bedenini dairelerinde bulana kadar.
Beş arkadaşın içini bir şüphe kemirmeye başlar. Dairenin yalnızca beş anahtarı vardır. Her biri bir diğerinden şüphelenmeye başlayan arkadaşlar, aslında birbirlerini düşündükleri kadar iyi tanımadıklarını keşfedeceklerdir.
FRAGMAN

  • Yağmuru Bile
    ( Even The Rain )
İspanya’nın 2011 Oscar adayı Yağmur Bile, yönetmenlik, Kristof Kolomb ve temel insan hakları mücadelesini bir araya getiriyor. Senaryosu Ken Loach’un daimi senaristi Paul Laverty tarafından yazılan film, Icíar Bollaín’in 2007 yapımı dedektiflik hikâyesi Matahariler’in başarısını takip ediyor. Takıntılı idealist Sebastian, Kristof Kolomb ile ilgili bir film çekmeye kararlıdır, ama bu Hıristiyan kahramanın mitini tersine çevirecek, açgözlülüğünü ve vahşi eğilimlerini gösterecektir. En ucuz ve Latin Amerika’da en yerli ülke olan Bolivya’daki çekimler sırasında, Kolomb’dan 500 yıl sonra toplumsal huzursuzluk patlar. Halk en temel hayati madde olan su için savaşmaya başlamıştır..

  • Aşkın Halleri
    ( Le Nom Des Gens )
Fransa'da yaşayan özgür ruhlu, sol görüşlü Arap genç kız Baya "savaşma seviş" sloganlarıyla büyümüş, kadınlığını kullanarak muhafazakâr erkekleri kendi politik yaşam tarzıyla tanıştıran deli dolu biridir. Fakat orta yaşlarındaki apolitik Yahudi veteriner Arthur'la karşılaştığında işler biraz karışır. İkilinin geçmişinde iz bırakmış trajik olaylar geleceklerini şekillendirdiği gibi ikiliyi daha da birbirine bağlar...

  • 40
Diyelim önünüze pat diye bir çanta dolusu para düştü.
Talih kuşu mu?
 Dualarınız kabul mu oldu?
Bir çeşit yazgı mı?
Yoksa hepsi birden mi? İstanbul’un dolambaçlı sokaklarında geçen 40 işte bu soruların yanıtlarını arıyor. 12 milyon nüfuslu kentte birbirini tanımayan üç kişi kendilerine bir yol bulmaya çalışırken bir çantanın peşine düşerler.


*************************************
Herkese mutlu,huzurlu,kötü haber almadığımız güzel bir h.sonu diliyorum..
İYİ KANDİLLER..
Sevgilerimle :)

Kaynak:Sinemalar.com

14 Temmuz 2011 Perşembe

Düğünler...Düğünler ... ve gene Düğünler...

Selam canikolar :)
Ramazanın yazın tam göbeğinde olmasından dolayı düğünlerde nasıl bir yoğunluk,nasıl bir sıkıştırılma anlatamam..
O düğünden bu düğüne gide gele bir tuhaf oluyor insan,çok yakınların düğünleri çok eğlenceli geçiyor ama çok yakın olmayıp da MECBURİYETten gitmek zorunda olduğunuz düğünler varya işte onlar tam bir azap hele ki bu sıcak günlerde yoğun bir tempoyla çalışıp da ardına birde düğün presslemek.Of of off.
Bu akşamdan pazara kadar gidilecek 3düğün beni bekler..
Hemde yukarıda bahsettiğim düğünlerden pööffff..
Ama yapacak birşey yok !
Seneye ramazanın temmuza denk geleceğini düşününce düğünümü eylüle bırakma fikri gayet sempatik gelmeye başladı :)
Hayırlısı..
Sevgilerimle :)

11 Temmuz 2011 Pazartesi

Hayata kısa bir mola..

Resimden de anlayacağınız gibi h.sonu hayata kısa bir mola verdim,değişmeyen tayfamızla h.sonu bir kaçamak yapıp denize gittik,akşam yürüyüş,sonra mis gibi çarşaflarda uyumak,denize karşı keyifle kahvaltı etmek ve sonra tüm gün deniz keyfi....Mükemmeldi :)
Tabii ki yetmedi ,tadı damağımızda kaldı ve çok yorulduk ama size geçen günlerde de yazdığım gibi bu aralar o kadar bunalmıştım ki çoooook iyi geldi yorgunluk umrumda bile değil ..
Çok beyaz olduğum için 30 faktörlü bir güneş kremini  tüm vücuduma sürdüm zarar görmeyeyim diye geçen senelere nazaran ciğer değil de pembe panther kıvamında dolanıyorum ortalıkta hafif bir ton attım hiçbir yerim de acımıyor çok şükür ama kremi tüm vücuduma sürerken ayak parmaklarımı da ciddiye almam gerektiğini unutmuşum  ,güneş de savunmasız tek yerim olan 4parmağımı büyük titizlikle haşlamış şimdi babet içinde cayır cayır yanmakla meşguller..Böyle birşeyi çok az insan başarabilir bundan eminim ! :)
Parmaklarıma gülerek bakıyorum ve amaaann oda nazar boncuğu olsun diyorum yapacak birşey yok :)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
 

mavigülücük :) Template by Ipietoon Blogger Template | Gift Idea