15 Mart 2013 Cuma

15 Mart - Vizyon Filmleri

Herkese merhaba!
Havaların bir öyle bir böyle olmasından dolayı herkes hasta.Eh ben de nasibimi almasam olmazdı!
Geçtiğimiz hafta aniden öyle bir ateşlendim ki gözümü açamadım ateşten :( Şimdi çok şükür iyiyim.
Hal böyle olunca geçen hafta vizyon filmleri aksadı.Bu hafta kaldığımız yerden devam :)

  • Şeytanın Ormanı (The Barrens)


Richard Vineyard ailesiyle beraber hafta sonu geçirmek için New Jersey’nin güneyindeki Barrens korusuna kamp yapmaya gider. Bazı rivayetlere göre burada 400 yıllık bir geçmişi olan korkunç Jersey Şeytanı yaşamaktadır. Jersey Şeytanı, yöre halkı tarafından 13. çocuğunu şeytana kurban etmeye zorlanan bir annenin hikayesine dayanan bir efsanedir.  Rivayetlere kulak asmayan Vineyard ailesi mükemmel kamp alanını bulmak için birlikte ormanın derinliklerine doğru ilerler. Bir süre sonra ormanda vahşice öldürülmüş hayvanlar bulunmasıyla ve kamptan genç bir çocuğun kaybolmasıyla olaylar korkutucu bir hal alır. Bu sırada Richard da bir şeyin onları takip ettiğinden şüphelenmeye başlamıştır. Çok geçmeden tatilleri paranoya ile dehşetin sınırlarında dolaştıkları bir yolculuğa dönüşür.



  • Aşk Kırmızı


Ferhat ve Zeynep, birlikte çok güzel bir hayat kurmuşlardır. Birbirlerini çok sevmektedirler. Ferhat saygın bir şirkette gelecek vadeden satış temsilcisidir.  Ferhat çalıştığı şirketin organize ettiği bir iş toplantısı için birkaç çalışma arkadaşı ile Antalya’ya uçak ile gidecektir. Zeynep ile evlendiklerinden beri ilk ayrı kalışlarıdır. Antalya'daki ilk gece, Ferhat, Nazlıgül ile karşılaşırlar. Bu kız, Ferhat'ın uzun yıllar önce ayrılmak zorunda kaldığı ilk aşkıdır. İlk gençliklerinde efsanevi bir aşk yaşamışlar, birbirlerini çok sevmişlerdir. Ancak, Nazlıgül'ün annesinin sevgilisi, aşıkların birbirlerinin izlerini kaybetmesini sağlamıştır.  Ferhat karısını sevmektedir ve karısını aldatmaya hiç niyeti yoktur. Ama şimdi karşısındaki Nazlıgül'dür. Ya da şimdiki adıyla Nazlı. İlk aşkı. 



  • Hazine Avcısı'nın Maceraları (Las Aventuras de Tadeo Jones)


Tad, aynen kahramanı Max Mordon gibi ünlü bir arkeolog ve hazine avcısıdır…rüyalarında tabi! Gerçekte ise Tad Şikago’da çalışan bir inşaat işçisidir. Çocukluğundan beri en büyük hayali hazine peşinde koşan bir kahraman olmaktır. Nihayet bir gün şans ona güler ve bir dizi yanlış anlaşılmalar sonucunda, Tad kendini Peru’daki Kayıp Şehir’i bulmak için yola çıkacak olan bir profesörün yerine geçmiş olarak bulur. Profesörün güzeller güzeli kızı Sara da bu macerada ona eşlik edecektir. Sonunda hayalleri gerçek olan Tad’e bu görevde çok özel bir grup kahraman yardım eder: Tropik kuş Belzoni ve çılgın köpek Jeff. Acaba mumyalar, ateş topları, vahşi hayvanlar ve kötü adamlarla dolu bu tehlikeli macerada Tad ve arkadaşları Kayıp Şehir’i kurtarabilecekler midir?



  • Jîn

 Jîn, 17 yaşlarında, hayata katılmak için çıkışları zorlayan ve bu yolda karanlık ormanları cesurca aşmaya çalışan, sanki bir ‘Kırmızı Başlıklı Kız’dır. Film, Jîn’in bilmediğimiz bir nedenle, dağdaki silahlı bir örgütten kaçmasıyla başlar. Hem kaçtığı örgüt elemanlarından, hem de kolluk kuvvetlerinden gizlenerek, dağlarda, ormanlarda yapayalnız günler ve geceler geçirir. Amacı bir büyük şehre, hayata, belki de hiç görüp bilmediği büyük dünyaların hayallerine ulaşmaktır. Küçük ama dayanıklı vücudu, taze ama güçlü iradesiyle kendine doğanın ürkütücü karanlığı ve vahşiliğinde yer açmayı başarır. Çatışmaların ortasında kalır, üzerine açılan ateşlerden cesurca korunmayı bilir, korkar, üşür, karnını doyurur. Ona en büyük gücü ve teselliyi, belki benzer tehditler altında beraber saf tuttuğu hayvanlar verir. Bir bombardımandan korunmak için bir ayıyla bir ini paylaşır, bir geyikle dayanışır, yaralı bir eşeği tedavi eder, yumurtasını yediği bir vahşi kuşla anlaşır, bir vaşak tarafından teselli edilir, bir yılan tarafından uyarılır, bir at tarafından korunmaya çalışılır... Sonunda elde ettiği sivil giysilerle dağdan iner. Ancak onun için ova dağdan daha tehlikeli, daha tehditkar ve daha can yakıcıdır. Ne kadar uğraşsa ve çırpınsa da gittikçe daralan çemberden çıkıp hayalini kurduğu yere(?) bir türlü varamaz. Küçük narin vücudu gibi kalbi de ağır yaralar almaya devam eder. Büyük bir hayal kırıklığıyla dağlara, yalnızlığına geri döner. Doğanın içine, melankolik, uzanır. Yine bombaların ve kurşunların altında, devrilen ağaçların, parçalanan hayvanların arasına sıkışır. Artık isyanı çaresizliğe dönüşmüştür. Bu çıkışsız yolda, yaralı bedenini ve kalbini kucaklayacak, ağaçlar ve hayvanlardan başka kimsesi yoktur.  



  • Çanakkale Yolun Sonu


25 Nisan 1915… Osmanlı İmparatorluğu’nun direniş kapısı olan Çanakkale, gemi yoluyla geçilememiş ve işgalciler, çaresiz bir manevrayla Gelibolu kıyılarına çıkartma yapmaya başlamışlardır. İşgal kuvvetlerinin belki de en büyük direnişi gördükleri koy, o andan sonra mağlup bir ordunun adıyla anılacaktır; Anzak Koyu.   Hilal-i Ahmer cemiyetindekiler ve Muhsin’le Hasan’ında içinde bulunduğu destek birliği beş günlük yolculuğun sonunda, 25 Mayıs 1915’te cepheye ulaşırlar. Hasan, siperlere indiği anda, savaşın hayal ettiğinden daha acımasız olduğu gerçeğiyle yüzleşir. Daha ilk gün, bir Anzak askeriyle siper içerisinde burun buruna gelir ve abisinin son anda yardımına koşmasıyla kıl payı hayatta kalır. Birkaç gün sonra Muhsin bir Anzak keskin nişancıyı vurup, daha önce Balkan savaşında da komutasında yer aldığı Yüzbaşı İbrahim Adil tarafından keskin nişancılık görevine getirilir. Muhsin’inse İbrahim Adil’den tek bir isteği vardır. Kardeşi Hasan’ı geri hizmete çektirmek… O andan sonra Muhsin, bir diğer keskin nişancı Şeref’le birlikte yüksek rütbeli düşman askerlerini avlayacak, kardeşi Hasan’sa ikmal çadırlarından cepheye tüfek ve mermi sandıkları taşıyacaktır. Muhsin’in nişancılık ve sızma konusundaki hüneri, düşman hattında kısa sürede efsane olmasına yol açar. Bu durum karşısında Anzak askerlerin bile içten içe nefret ettikleri İngiliz Binbaşı Steward, karşı atağa geçmek ve kendi canını korumak amacıyla ordunun en iyi nişancısı olan, onbaşı William Eagle’ı Anzak koyuna getirtir. Eagle’ın tek bir görevi vardır. Mümkün olduğunca çok subay öldürmek ve bütün koya nam salan Muhsin’in dikkatini çekip bu hünerli Türk nişancının hayatına son vermek....



  • Yalnız Gezegen (The Loneliest Planet)


Birbirine âşık nişanlı çift Alex ve Nina Kafkas dağlarına yapacakları gezide bölgeyi iyi bilen Dato’yu rehber olarak tutarlar. Başta her şey yolunda görünse de üçünün yaşadığı bir olay sonrası gezinin seyri tamamen değişecek, huzur dolu saatler yerini gerilime ve kestirilemeyen olaylara bırakacak ve hiçbirinin hayatı artık eskisi gibi olmayacaktır.




**********************

Herkese iyi h.sonları :)


Kaynak: Sinemalar.com



1 Mart 2013 Cuma

1 Mart - Vizyon Filmleri

Ta taaaaaaa :)
Mart ayı geldi hoşgeldi !
Hava soğuk ama güneş pırıl pırıl o da yetiyor insana :)
Geçen hafta vizyona giren 'Kelebeğin Rüyası' 'nı izleme fırsatını henüz bulamamışken hop cuma geliverdi ve yeniler vizyonda!
Tanıtmak gerek :)
  • Sefiller (Les Miserables)



Victor Hugo'nun 19. Yüzyıl Fransa'sında geçen klasik romanından kurgulanan başarılı sahne müzikalinin bu uyarlamasında şartlı tahliyeyle salınmış Jean Valjean kurtuluş aramaktadır.Mahkum 24601, Jean Valjean hapishaneden şartlı tahliyeyle çıkmıştır ve inatçı müfettiş Javert'ten uzak durmaya çalışırken bir yandan da yeni bir hayat kurmaya çalışmaktadır. 



  • Sevimli Canavarlar 3D


Canavarlar Dünyası adlı kendilerine has bir diyarda yaşayan ve enerji toplamak için arada bir insanların bulunduğu ortamlara gelmek zorunda kalan canavarların öyküsünü anlatıyor. Geliyorlar, çünkü Canavarlar Dünyası'nın enerji kaynağı, canavarlar tarafından korkutulan insanların attığı çığlıklar. Gerçekte kötü niyetli olmayan bu tuhaf yaratıklardan Sully (ses: John Goodman) günün birinde kazara küçük bir kızı da Canavarlar Dünyası'na getirince, tek gözlü arkadaşı Mike (ses: Billy Crystal) başta olmak üzere tüm canavarlar dehşete kapılıyor. Neden mi? Çünkü Canavarlar Dünyası'ndaki inanışa göre insanlar toksik etki yapıyorlar ve küçük kızın varlığı onlar için bir salgın hastalık tehdidi anlamına geliyor...



  • Suç Çetesi (Gangster Squad)


Paul Lieberman tarafından yazılan bir makale, 1940’ların Yahudi Mafyasında yer alan Meyer Harris “Mickey” Cohen’in kişisel profilini ve mafyanın gerçek, gizli ve kayıt dışı kalmış hikayesini anlatıyor.



  • Timothy Green’in Sıradışı Yaşamı (The Odd Life Of Timothy Green)


Stanleyville isimli küçük bir kasabada yaşayan ve aile olabilme umuduyla yanıp tutuşan Cindy ve Jim Green (Jennifer Garner - Joel Edgerton) çiftinin bir türlü çocukları olmamaktadır. Bir gün, bebekle ilgili tüm dileklerini yazıp bir kutuya koyarlar ve arka bahçelerine gömerler. Kısa süre sonra, fırtınalı bir gecede evlerinde beliren Timothy isimli bir çocuk çiftin yaşamını sonsuza değin değiştirir.



  • Muhteşem Yaratıklar (Beautiful Creatures)


17 yaşındaki Ethan Wate (Alden Ehrenreich), aylardır aynı rüyayı görmektedir. Gizemli bir genç kız, kendisini bir İç Savaş alanında beklemektedir. Ethan karşı konulamaz biçimde onunla olmak istemektedir fakat bilinmeyen bir tehlike vardır - ve her seferinde bir yıldırım çarpar ve Ethan kıza ulaşamadan onu öldürür.
Bu rüyalar dünyasındaki tehlike bile Ethan’ın gerçek hayatta Gatlin, Güney Carolina’da uyadığı hayatına tercih edilirdir. Burası küçük ve 21.yüzyıla ayak uyduramamış, tutucu bir kasabadır; burada hiçbir şey asla değişmez ve hiçbir şey olmaz. Annesinin ani ölümünün ardından tamamıyla içine kapanın babasıyla eve tıkılan Ethan, ancak kitaplarda okuyabildiği hayatlara hasret duyar.
Fakat Ethan’ın sıradan hayatı, gotik Ravenwood Manor’un münzevi sahibi Macon Ravenwood (Jeremy Irons)’ın yeğeni olan Lena Duchannes (Alice Englert) adlı güzel ve gizemli kızın gelmesiyle sarsılır. Ethan aniden Lena’ya tutulur; her ne kadar bela bu kızın peşini bırakmıyor gibi görünse de ve onun kontrolünün ötesinde güçlere sahip olan bir Caster olduğu aşikar olsa da. Kasaba muhafazakar Bayan Lincoln (Emma Thompson) tarafından yönetilmektedir ve kızın sürgüne gönderilmesini ister. Even Gatlin’in her şeyi bilen kütüphanecisi  Amma (Viola Davis), tarihin tekerrür etmesinden korkar - 16.yaşına yaklaşan Lena’nın aile sırrının ve lanetin yeniden belirmesinden. Bir Caster’ın Aydınlık ya da Karanlık’ın güçlerince seçildiği bir zamandır.
Fakat Lena’nın kaderi onu ve Ethan’ı karmakarışık büyülerin ağına ve kaçışı olmayan bir tehlikeye çoktan lanetle mühürlenmiş olabilir.



  • Hoca


Evlenmek üzere olan genç çift Aliakbar ve Gunel düğünlerini Bakü'de planlarken, Karabakh'da Aliakbar'ın kasabasına bir saldırı planlanmaktadır. Düğün hazırlıkları tüm hızıyla sürerken, hala askerlik görevini yapan Aliakbar ve arkadaşları, hiç gelmeyen destek ordusunu beklemektedir. Gelinin babası ziyaretçileri ağırlarken, bir yüzük ve ufak bir oğlan çocuğu, çılgına dönmüş Gunel'e umut verir. Bir aşk, savaş ve aksiyon filmi olan Hoca, günümüzde hala gündemde olan soruları soruyor; Savaşa kimin ihtiyacı var, ve sonuçları neler?



  • Hititya: Madalyonun Sırrı


Özel güçlere sahip üç çocuk, tehlike altında bir anne ve iyiliğin kötülükle amansız savaşı...
Anneleri gizemli bir şekilde ortadan kaybolan üç kardeş, bir gün, kendilerini bambaşka bir evrende, Hititya’da bulur. Burada, özel güçlere sahip olduklarını, annelerinin bir tanrıça olduğunu ve dünyayı kötülükten ancak onların kurtarabileceğini öğrenirler. Ancak bu tehlikeli macerada öğrenecekleri sadece bunlarla sınırlı değildir.
Savaşçı dedeleri Taruyla, Hititya halkıyla, esir edilmiş çocuklarla ve kötülüklerin efendisi Zabab ile karşılaşan üç kardeş, en büyük keşfin içlerinde gizli olduğunu fark edecektir.   
Acaba Alaz, Yaman ve Nehir Zabab’ı yenip, annelerini kurtarmayı başarabilecek midir? Zorlukları beraberce atlatmaya kararlı olan birbirinden çok farklı üç kardeşin, iyiliği, sevgiyi ve cesareti keşfedişinin öyküsü…





***********************


Herkese iyi h.sonları.. :)



Kaynak: Sinemalar.com








Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
 

mavigülücük :) Template by Ipietoon Blogger Template | Gift Idea